biraz alkol
biraz nikotin
çokça düş kırıklığı getirdim
sana
yarım bıraktığım ne varsa yüklendim geldim
kızma bana…
yalnızlık yanı başımda uzanır boylu boyunca
yüzünde kalabalık yanımın maskesi
sırıtır en alaycı yanınca
baş ucumda bakmaya korktuğum bir resim
yüzüm dönmez o yana
korkarım
ağlamaklı olurum
yakışmaz adama
ansızın oğlum gelir aklıma
okyanusun dibinde
paslı bir kargo uçağı
olur bedenim
tüm yüküyle bakar üzerindeki tonlarca suya
bir palyaço balığı dolanır pervaneme
bir yüzgeci kısa
geveze bir kaplumbağa
haber
götürür benden
oğlum bekler karşı kıyıda
III
kendimi görürüm birden
iki ateş arasında
“cehennem” der tanrı
şeytan çıkıverir elinde cennetle
yüreğimi bağışlarım bir posta güvercinine
uçururum adressizce
küfredip en büyük yalana
nanik çekerim Süleyman’ın cinine
tekrar dikerim tüm putları
putlaşmış tanrının önüne
kimse anlamaz ne demek istediğimi
Allahsıza çıkar adım
sanır mısın ki umursarım
IV
sen…
şimdi terk ettiğim şehirde
tedirginlikle uyuyan kadın
bilir misin içimde büyüyen korkuları sana dair
bir zerre hüznün damlasa içime
yüreğimi delmeden
düşer
mi sanırsın yere
her gece ruhum
gelir
dikilir baş ucuna
öylece izler
dokunamadan
İikiye bölünmüş bu parça parça yürek
uyur mu sanırsın
sen uyumadan
V
bir alev topuyum her şafak
şehrinin ufkunda
göğünü ısıtır
soğuturum yüreğimi
ulaşmaz elim ne sana
ne oğluma
böyle güçlü durduğuma bakma
böyle umursamaz olduğuma
bir tanrı yalnızlığında büyütürüm özlemimi
evren soğukluğunda titrerim
üşür sana yazdığım her dize
kafiyeler donar
çatlar dudakları hasretimin
hangi yanıma dönsem boş kalır öbür yanım
celladım bekler pusuda
böyle güçlü durduğuma bakma
böyle umursamaz olduğuma….
Ekim/2013 Adana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder